Diz Kireçlenme Tedavisi
Diz Kireçlenmesi (Gonartroz) Tedavisi
Diz ağrısı ve hareket kısıtlılığı, yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebilen yaygın şikayetlerdir. Bu şikayetlerin en sık nedenlerinden biri de diz ekleminde meydana gelen kireçlenme, yani tıbbi adıyla gonartrozdur. Özellikle orta ve ileri yaşlarda sıkça karşılaşılan diz kireçlenmesi, eklem kıkırdağının zamanla aşınması ve yıpranması sonucu ortaya çıkan dejeneratif bir durumdur. Ancak diz kireçlenmesi “çaresiz” bir hastalık değildir. Günümüzde, Ankara’da Prof. Dr. Murat Bozkurt gibi deneyimli ortopedi uzmanları tarafından uygulanan çeşitli tedavi yöntemleri ile ağrıyı kontrol altına almak, diz fonksiyonlarını iyileştirmek ve hastaların aktif yaşamlarına dönmelerini sağlamak mümkündür.
Diz Kireçlenmesi (Gonartroz) Nedir?
Diz kireçlenmesi veya gonartroz, diz eklemini oluşturan kemiklerin uçlarını kaplayan pürüzsüz ve kaygan kıkırdak dokusunun zamanla aşınması, incelmesi ve kalitesinin bozulmasıdır. Kıkırdak, eklem hareketleri sırasında kemiklerin birbirine sürtünmesini engelleyen koruyucu bir yastık görevi görür. Bu kıkırdak dokusu aşındıkça, altındaki kemik yüzeyleri birbirine sürtünmeye başlar. Bu durum ağrıya, şişliğe ve hareket kısıtlılığına yol açar. Vücudun bu yıpranmaya tepkisi olarak eklem kenarlarında yeni kemik çıkıntıları (osteofit) oluşabilir ve eklem sıvısında değişiklikler meydana gelebilir. Kireçlenme ilerleyici bir durum olsa da, doğru tedavi ve yönetimle ilerlemesi yavaşlatılabilir ve semptomlar kontrol altına alınabilir.
Diz Kireçlenmesinin Nedenleri ve Risk Faktörleri
Diz kireçlenmesi genellikle tek bir nedene bağlı değildir, birçok faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Başlıca risk faktörleri şunlardır:
- İlerleyen Yaş: Yaş aldıkça kıkırdak dokusunun kendini yenileme kapasitesi azalır ve aşınma riski artar.
- Fazla Kilo (Obezite): Vücut ağırlığındaki fazlalık, diz eklemlerine binen yükü artırarak kıkırdak aşınmasını hızlandırır. Kilo vermek, kireçlenme yönetimindeki en önemli adımlardan biridir.
- Genetik Yatkınlık: Ailede diz kireçlenmesi öyküsü olan kişilerde risk daha yüksek olabilir.
- Geçirilmiş Diz Travmaları: Daha önceki kırıklar, menisküs yırtıkları, bağ yaralanmaları (özellikle çapraz bağlar) dizin mekaniğini bozarak ileride kireçlenme gelişme riskini artırır.
- Tekrarlayan Zorlamalar: Ağır işlerde çalışanlar veya dize sürekli yük bindiren sporlarla (örn. uzun mesafe koşusu, futbol) uğraşanlarda risk artabilir.
- Eklem Yapısı ve Dizilim Bozuklukları: Bacaklardaki “O” (parantez bacak – varus) veya “X” (çarpık bacak – valgus) gibi dizilim bozuklukları, eklemin belirli bölgelerine aşırı yük binmesine neden olarak kireçlenmeyi tetikleyebilir.
- Cinsiyet: Kadınlarda, özellikle menopoz sonrası dönemde diz kireçlenmesi daha sık görülmektedir.
- İnflamatuar (Romatizmal) Hastalıklar: Romatoid artrit gibi bazı iltihaplı eklem hastalıkları da ikincil olarak kıkırdak hasarına ve kireçlenmeye yol açabilir.
Diz Kireçlenmesinin Belirtileri Nelerdir?
Diz kireçlenmesinin belirtileri genellikle yavaş başlar ve zamanla artış gösterir. En sık görülen belirtiler şunlardır:
- Ağrı: En önemli belirtidir. Genellikle hareketle, merdiven inip çıkarken, çömelirken artar; dinlenmeyle azalır. Hastalık ilerledikçe istirahat halinde veya gece de ağrı olabilir. Ağrı genellikle dizin içinde derinlerde hissedilir.
- Tutukluk: Özellikle sabahları uyandıktan sonra veya uzun süre oturduktan sonra dizde tutukluk ve hareket zorluğu yaşanır. Bu tutukluk genellikle hareket ettikçe birkaç dakika içinde (genellikle 30 dakikadan kısa sürede) açılır.
- Şişlik: Eklemde sıvı birikmesine bağlı olarak zaman zaman şişlik görülebilir.
- Krepitasyon: Diz hareketleri sırasında eklemden “çıtırtı”, “gıcırdama” veya “sürtünme” sesi gelmesi veya hissedilmesi.
- Hareket Kısıtlılığı: Dizi tam olarak bükme veya düzeltmede zorlanma.
- Eklem Deformitesi: İleri evrelerde dizde gözle görülür şekil bozuklukları (içe veya dışa doğru eğilme) gelişebilir.
- Güvensizlik Hissi: Yürürken dizde ani boşalma veya takılma hissi olabilir.
Bu belirtilerden bir veya birkaçını yaşıyorsanız, doğru tanı ve tedavi için bir ortopedi uzmanına başvurmanız önemlidir.
Diz Kireçlenmesi Tanısı Nasıl Konulur?
Prof. Dr. Murat Bozkurt, Ankara’daki kliniğinde diz kireçlenmesi tanısını koymak için kapsamlı bir değerlendirme yapar:
- Hasta Öyküsü (Anamnez): Şikayetlerinizin ne zaman başladığı, nasıl ilerlediği, ağrının karakteri, hangi aktivitelerin ağrıyı artırıp azalttığı, yaşam tarzınız, geçirdiğiniz hastalıklar ve ameliyatlar detaylı olarak sorgulanır.
- Fizik Muayene: Yürüyüşünüz, dizlerinizin dizilimi (varus/valgus), hareket açıklığı, eklemdeki hassasiyet, şişlik, krepitasyon (çıtırtı) ve bağların stabilitesi dikkatlice kontrol edilir.
- Röntgen (X-ray): Diz kireçlenmesi tanısında temel ve en önemli görüntüleme yöntemidir. Özellikle ayakta basarak çekilen röntgen filmleri istenir. Röntgenlerde;
- Eklem aralığında daralma (kıkırdak kaybını gösterir)
- Kemik çıkıntıları (osteofit)
- Kıkırdak altındaki kemikte sertleşme (subkondral skleroz)
- Kemik kistleri görülebilir. Röntgen bulgularına göre kireçlenmenin şiddeti derecelendirilir (örn: Kellgren-Lawrence Sınıflaması).
- Diğer Görüntüleme Yöntemleri (MRG, BT, Ultrason): Genellikle rutin tanı için gerekli değildir. Ancak belirtiler kireçlenme ile tam uyuşmuyorsa, menisküs yırtığı veya bağ yaralanması gibi ek sorunlardan şüpheleniliyorsa veya osteotomi, kısmi diz protezi gibi özel cerrahiler planlanıyorsa Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) istenebilir. Kan testleri ise genellikle kireçlenmeyi diğer iltihaplı eklem hastalıklarından ayırmak için yapılır.
Diz Kireçlenmesi Tedavi Seçenekleri: Ankara’da Kapsamlı Yaklaşım
Diz kireçlenmesinin tedavisi “tek bir doğru” yöntemden ziyade, hastalığın evresine, şiddetine, hastanın yaşına, aktivite düzeyine, beklentilerine ve genel sağlık durumuna göre kişiselleştirilir. Prof. Dr. Murat Bozkurt, tedavi sürecinde hastalarını tüm seçenekler hakkında bilgilendirerek, onlarla birlikte en uygun tedavi planını oluşturur. Tedavi genellikle en basit ve konservatif yöntemlerle başlar, bunlar yetersiz kaldığında daha ileri tedavilere geçilir.
Cerrahi Dışı (Konservatif) Tedaviler:
Bunlar tedavinin temelini oluşturur ve genellikle ilk uygulanan yöntemlerdir.
- Yaşam Tarzı Değişiklikleri:
- Kilo Verme: Fazla kilolu veya obez hastalarda kilo vermek, dizlere binen yükü azaltarak ağrıyı hafifletmede ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmada en etkili yöntemlerden biridir.
- Aktivite Düzenlemesi: Ağrıyı artıran aktivitelerden (uzun süre ayakta kalma, koşma, zıplama) kaçınmak veya bunları modifiye etmek. Düşük etkili egzersizlere (yüzme, bisiklete binme, su içi egzersizler, eliptik bisiklet) yönelmek.
- Yardımcı Cihazlar: Ağrılı dize binen yükü azaltmak için baston (genellikle ağrımayan taraftaki elde kullanılır), yürüteç gibi cihazlardan destek almak.
- Fizik Tedavi ve Egzersiz:
- Uzman fizyoterapistler eşliğinde yapılan egzersiz programları çok önemlidir.
- Amaç: Diz çevresi kaslarını (özellikle quadriceps, hamstringler, kalça abdüktörleri) güçlendirmek, eklem hareket açıklığını korumak veya artırmak, esnekliği sağlamak ve dengeyi geliştirmek.
- İlaç Tedavisi:
- Ağrı Kesiciler: Basit ağrı kesici olarak Parasetamol (Asetaminofen) ilk tercih olabilir.
- Non-Steroid Anti-İnflamatuar İlaçlar (NSAİİ’ler): İbuprofen, Naproksen, Diklofenak gibi ilaçlar hem ağrıyı hem de iltihabı azaltır. Ancak mide rahatsızlıkları, böbrek ve kalp üzerine yan etkileri olabileceğinden doktor kontrolünde ve mümkün olan en düşük etkili dozda, en kısa süreyle kullanılmalıdır. Topikal (cilde sürülen) formları da mevcuttur.
- Takviyeler: Glukozamin ve Kondroitin sülfat gibi takviyelerin etkinliği bilimsel olarak net kanıtlanmamıştır, ancak bazı hastalar fayda gördüğünü belirtmektedir. Kullanmadan önce doktorunuza danışmanız önerilir.
Eklem İçi Enjeksiyonlar:
Konservatif tedavilere yeterli yanıt alınamayan durumlarda veya ağrıyı geçici olarak hızla kontrol altına almak için uygulanabilirler.
- Kortikosteroid Enjeksiyonları: Güçlü anti-inflamatuar (iltihap giderici) ilaçlardır. Eklem içine yapıldığında ağrı ve şişliği hızla azaltabilirler. Ancak etkileri geçicidir (genellikle birkaç hafta ila birkaç ay sürer). Kıkırdak üzerine olumsuz etkileri olabileceği için sık aralıklarla tekrarlanması önerilmez (genellikle yılda 3-4 defadan fazla yapılmaz).
- Hyaluronik Asit Enjeksiyonları (Viskosuplementasyon): Normal eklem sıvısının bir bileşeni olan hyaluronik asit, eklem içine enjekte edilerek eklemi “yağlamak”, kayganlığı artırmak ve şok emilimini desteklemek amaçlanır. Etkinliği kişiden kişiye değişir ve genellikle birkaç hafta arayla 1 ila 5 enjeksiyon şeklinde uygulanabilir. Etkisi kortizona göre daha geç başlayabilir ama daha uzun sürebilir.
- PRP (Platelet Rich Plasma – Trombositten Zengin Plazma) Enjeksiyonları: Hastanın kendi kanından özel bir işlemle elde edilen, trombosit ve büyüme faktörlerinden zengin plazmanın eklem içine enjekte edilmesidir. İyileşmeyi uyarma ve iltihabı azaltma potansiyeli olduğu düşünülmektedir. Bilimsel kanıtlar halen gelişmekte olup, sonuçlar değişkendir ve henüz standart bir tedavi olarak kabul edilmemektedir. Prof. Dr. Murat Bozkurt, uygun hastalarda bu seçeneği değerlendirebilir.
- Kök Hücre Enjeksiyonları: Vücudun çeşitli dokularından (genellikle yağ dokusu veya kemik iliği) elde edilen kök hücrelerin eklem içine verilmesidir. Kıkırdak yenilenmesini sağlama potansiyeli araştırılmaktadır. Ancak diz kireçlenmesindeki etkinliği ve güvenliği konusunda henüz yeterli ve güçlü bilimsel kanıt yoktur. Bu tedavinin sunulduğu yerlere karşı dikkatli olunmalı ve bilimsel temeli sorgulanmalıdır.
Cerrahi Tedavi Seçenekleri:
Diğer tüm tedavi yöntemleri denenmesine rağmen hastanın ağrıları devam ediyor, günlük yaşam aktiviteleri ileri derecede kısıtlanıyor ve yaşam kalitesi bozuluyorsa cerrahi tedavi düşünülür.
- Artroskopi (Kapalı Ameliyat): Diz kireçlenmesinin birincil tedavisi değildir. Sadece kireçlenmeye eşlik eden ve kilitlenme, takılma gibi mekanik belirtilere yol açan menisküs yırtığı veya eklem faresi (serbest kıkırdak parçası) gibi durumlarda faydalı olabilir. Kireçlenmiş eklemi “temizlemek” amacıyla yapılan artroskopinin uzun vadeli faydası gösterilmemiştir.
- Osteotomi (Kemik Düzeltme Ameliyatı): Genellikle 60 yaş altı, aktif, dizilim bozukluğu (O veya X bacak) olan ve kireçlenmesi daha çok tek bir kompartmanda (iç veya dış) yoğunlaşmış hastalarda uygulanır. Kaval veya uyluk kemiği kesilerek açı düzeltilir ve böylece vücut ağırlığının hasarlı bölgeden sağlam bölgeye aktarılması sağlanır. Protez ihtiyacını geciktirebilir veya önleyebilir.
- Kısmi (Unikompartmantal) Diz Protezi (UKA): Kireçlenmenin sadece dizin iç, dış veya diz kapağı altı kompartmanlarından birinde olduğu, bağların sağlam olduğu seçilmiş hastalarda uygulanır. Sadece hasarlı olan eklem yüzeyi değiştirilir. Total proteze göre daha küçük bir kesi, daha hızlı iyileşme ve daha doğal bir diz hissi potansiyeli sunar. Ancak uygun hasta seçimi çok önemlidir.
- Total Diz Protezi (Total Knee Arthroplasty – TKA): Diz kireçlenmesinin ileri evrelerinde, şiddetli ağrı ve fonksiyon kaybı olan hastalar için altın standart cerrahi tedavidir. Aşınmış olan femur (uyluk kemiği), tibia (kaval kemiği) ve bazen patellanın (diz kapağı) eklem yüzeyleri çıkarılarak yerlerine metal ve polietilen (dayanıklı plastik) malzemelerden yapılmış yapay eklem (protez) konulur. Ağrı giderme ve fonksiyonları geri kazandırmada son derece başarılı bir ameliyattır. Prof. Dr. Murat Bozkurt, Ankara’da total diz protezi ameliyatlarını başarıyla gerçekleştirmektedir.
Diz Kireçlenmesi Ameliyatları: Riskler, Faydalar ve İyileşme Süreci
Özellikle total diz protezi (TKA) ameliyatı sonrası beklentiler ve süreç önemlidir:
- Faydaları (TKA):
- Şiddetli diz ağrısının büyük ölçüde (%90’ın üzerinde) ortadan kalkması.
- Hareket kabiliyetinin artması (yürüme, merdiven çıkma gibi).
- Dizdeki şekil bozukluğunun düzelmesi.
- Genel yaşam kalitesinde belirgin artış.
- Riskleri (TKA):
- Enfeksiyon: En ciddi komplikasyonlardan biridir (%1-2 civarında). Ameliyat sırasında ve sonrasında önleyici tedbirler alınır.
- Derin Ven Trombozu (DVT) ve Pulmoner Emboli (PE): Bacak toplardamarlarında pıhtı oluşması ve bu pıhtının akciğere atması. Kan sulandırıcı ilaçlar ve erken hareket ile risk azaltılır.
- Protez Sorunları: Zamanla protezde gevşeme, aşınma veya kırılma olabilir (özellikle 15-20+ yıl sonra). Revizyon (ikinci kez protez) ameliyatı gerekebilir.
- Sinir veya Damar Hasarı: Nadir görülen risklerdir.
- Anestezi Riskleri: Her ameliyatta olduğu gibi.
- Devam Eden Ağrı veya Sertlik: Bazı hastalarda beklendiği kadar tam iyileşme olmayabilir.
- İyileşme Süreci (TKA):
- Ameliyat sonrası genellikle birkaç gün hastanede kalınır.
- Erken hareket ve fizik tedavi hayati önem taşır. Ameliyatın ertesi günü genellikle yürümeye başlanır.
- Yoğun bir fizik tedavi programı ile diz hareket açıklığı, kas gücü ve yürüme fonksiyonu geri kazanılır. Bu süreç aylarca devam eder.
- Tam iyileşme ve maksimum fonksiyona ulaşmak 6 ay ila 1 yıl sürebilir.
- Modern protezlerin ömrü genellikle 15-20 yıl veya daha uzundur, ancak bu hastanın aktivite seviyesi, kilosu ve protezin tipine göre değişir.
Ankara’da Diz Kireçlenmesi Tedavisi ve Prof. Dr. Murat Bozkurt’un Yaklaşımı
Diz kireçlenmesi, Ankara gibi büyük ve aktif bir şehirde yaşayan pek çok bireyin karşılaştığı bir sağlık sorunudur. Bu durumun etkin yönetimi, doğru tanı ve kişiye özel bir tedavi planı gerektirir.
Prof. Dr. Murat Bozkurt, Ankara’da diz kireçlenmesi olan hastalara kapsamlı bir yaklaşımla hizmet vermektedir:
- Hasta Odaklı Değerlendirme: Hastanın şikayetlerini, beklentilerini ve yaşam tarzını dikkatle dinleyerek, detaylı bir fizik muayene ve gerekli görüntülemelerle doğru tanıyı koyar.
- Tüm Tedavi Seçeneklerinin Sunulması: Konservatif yöntemlerden (yaşam tarzı değişikliği, fizik tedavi, ilaçlar) eklem içi enjeksiyonlara ve cerrahi seçeneklere (osteotomi, kısmi ve total diz protezi) kadar tüm tedavi alternatiflerini, avantajları ve dezavantajlarıyla birlikte hastaya anlatır.
- Ortak Karar Verme: Tedavi sürecinde hasta ile işbirliği yaparak, en uygun tedavi planına birlikte karar verir. Özellikle cerrahi kararı verirken hastanın tüm sorularını yanıtlar ve gerçekçi beklentiler oluşturur.
- Uzman Cerrahi Uygulama: Cerrahi tedavi gerektiğinde, osteotomi, kısmi diz protezi ve total diz protezi gibi ameliyatları modern teknikler ve engin tecrübesiyle uygular.
- Ameliyat Sonrası Takip: Cerrahi sonrası iyileşme sürecini yakından takip ederek, başarılı bir rehabilitasyon için gerekli yönlendirmeleri yapar.
Prof. Dr. Murat Bozkurt, Ankara’da diz kireçlenmesi şikayeti olan hastalara, ilk tanı anından başlayarak cerrahi ve sonrası rehabilitasyon dahil olmak üzere tüm süreçlerde güvenilir ve uzman bir destek sunmaktadır.
Diz kireçlenmesi yönetilebilir bir durumdur ve modern tıp, ağrınızı azaltmak ve hareket kabiliyetinizi geri kazanmak için birçok seçenek sunmaktadır. Sizin için en doğru tedavi yolunu belirlemek üzere Ankara’da Prof. Dr. Murat Bozkurt gibi deneyimli bir ortopedi uzmanına danışmanız önemlidir.
Detaylı bilgi ve randevu için Prof. Dr. Murat Bozkurt ile 0312 502 70 74 numaralı telefondan iletişime geçebilirsiniz.
Merak Ettikleriniz
Diz kireçlenmesi tamamen iyileşir mi (tedavi edilebilir mi)?
Kireçlenme (kıkırdak aşınması) geri döndürülemez. Ancak tedavi ile ağrı kontrol altına alınabilir, fonksiyonlar iyileştirilebilir ve hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir. Amaç, kireçlenme ile konforlu bir yaşam sürmektir.
Kilo vermek diz kireçlenmesi için neden bu kadar önemli?
Fazla kilo, dizlere binen yükü kat kat artırır. Verilen her 1 kilo, dizlere binen yükü yaklaşık 4-5 kilo azaltır. Bu da ağrıyı azaltır ve kıkırdak aşınmasını yavaşlatır.
Diz kireçlenmesi varken egzersiz yapmak zararlı mıdır?
Hayır, tam tersine doğru egzersizler faydalıdır. Düşük etkili egzersizler (yüzme, bisiklet, yürüyüş) ve diz çevresi kaslarını güçlendiren egzersizler önerilir. Yüksek etkili, zıplamalı sporlardan kaçınılmalıdır.
Diz içine yapılan enjeksiyonlar (kortizon, hyaluronik asit, PRP) işe yarar mı?
Bu enjeksiyonlar ağrıyı geçici olarak azaltmada yardımcı olabilir. Kortizon hızlı etki eder ama etkisi kısadır. Hyaluronik asitin etkisi değişkendir. PRP’nin etkinliği konusunda kanıtlar henüz yeterli değildir. Hiçbiri kıkırdağı yenilemez. Doktorunuz sizin için uygun olup olmadığını değerlendirecektir.
Ne zaman diz protezi ameliyatı düşünülmelidir?
Ameliyatsız tedavi yöntemleri (ilaç, fizik tedavi, enjeksiyonlar, kilo verme vb.) denenmesine rağmen şiddetli ağrı devam ediyorsa, yürüme, merdiven çıkma gibi günlük aktiviteler ileri derecede kısıtlanmışsa ve yaşam kalitesi bozulmuşsa diz protezi ameliyatı düşünülür.
Diz protezi nedir ve ömrü ne kadardır?
Diz protezi, aşınmış eklem yüzeylerinin metal ve plastik parçalarla değiştirildiği yapay bir eklemdir. Modern protezlerin ömrü genellikle %90’ın üzerinde 15-20 yıl veya daha fazladır.
Diz protezi ameliyatının riskleri nelerdir?
En önemli riskler enfeksiyon, kan pıhtılaşması (DVT/PE), protezde gevşeme veya aşınma, sinir hasarı ve devam eden ağrıdır. Ancak bu riskler düşüktür (%1-2 civarı).
Total diz protezi ameliyatı sonrası iyileşme ne kadar sürer?
Hastanede kalış süresi genellikle birkaç gündür. Yoğun fizik tedavi ile tam fonksiyonel iyileşme 6 ay ile 1 yıl arasında sürebilir.
Total diz protezi dışında başka ameliyat seçenekleri var mıdır?
Evet, uygun hastalarda osteotomi (kemik düzeltme) veya kısmi diz protezi gibi eklem koruyucu cerrahiler de birer seçenektir.
Ankara'da Prof. Dr. Murat Bozkurt'a diz kireçlenmesi için nasıl ulaşabilirim?
Prof. Dr. Murat Bozkurt’a muayene olmak, diz kireçlenmeniz ve tedavi seçenekleri hakkında detaylı bilgi ve randevu almak için 0312 502 70 74 numaralı telefonu arayabilirsiniz