Akromiyoklaviküler Çıkık Cerrahisi

Akromiyoklaviküler (AC) Eklem Çıkığı (Omuz Köprücük Kemiği Ayrılması)

Omuz bölgesinde ağrı ve şekil bozukluğuna yol açan yaralanmalardan biri de Akromiyoklaviküler (AC) Eklem Çıkığı veya halk arasında bilinen adıyla köprücük kemiği ayrılmasıdır. Bu durum, genellikle omuzun üzerine doğrudan düşme sonucu meydana gelir ve köprücük kemiğinin (klavikula) omuzun en tepe noktasındaki kürek kemiği çıkıntısı (akromion) ile olan bağlantısının hasar görmesiyle karakterizedir. Özellikle sporcularda (futbol, bisiklet, kayak, güreş vb.) sıkça görülen bu yaralanmanın tedavisi, çıkığın şiddetine göre değişir. Çoğu AC eklem çıkığı ameliyatsız yöntemlerle iyileşirken, bazı ciddi durumlarda eklem stabilitesini yeniden sağlamak için cerrahi tedavi gerekebilir. Ankara’da Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Bozkurt, AC eklem çıkıklarının tanısı ve tedavisinde güncel ve etkili yöntemler sunmaktadır.

Önemli Not: AC eklem çıkığı, halk arasında “omuz çıkığı” olarak bilinen ve kol kemiği başının (humerus) omuz yuvasından (glenoid) çıktığı glenohumeral eklem çıkığından farklı bir durumdur. AC eklem, omuzun daha üst kısmında yer alan farklı bir eklemdir.

Akromiyoklaviküler (AC) Eklem ve Stabilizasyonu

Akromiyoklaviküler (AC) eklem, köprücük kemiğinin (klavikula) dış ucu ile kürek kemiğinin (skapula) akromion adı verilen çıkıntısı arasındaki küçük ama önemli bir eklemdir. Bu eklem, kolun baş üzerine kaldırılması gibi hareketlerde önemli rol oynar. Eklem stabilitesi temel olarak iki grup bağ tarafından sağlanır:

  1. Akromiyoklaviküler (AC) Bağlar: Eklem kapsülünü oluşturan ve eklemin ön-arka stabilitesine katkıda bulunan bağlardır.
  2. Korakoklaviküler (CC) Bağlar: Köprücük kemiği ile kürek kemiğinin korakoid çıkıntısı arasında uzanan çok daha güçlü iki bağdır (Konoid ve Trapezoid bağlar). Bu bağlar, köprücük kemiğinin yukarı doğru yer değiştirmesini engelleyen ana stabilizatörlerdir.

AC Eklem Çıkığı/Ayrılması: Bu bağlardan birinin veya her ikisinin birden yaralanması sonucu köprücük kemiğinin akromiona göre normal pozisyonunu kaybederek yukarı veya arkaya doğru yer değiştirmesidir.

AC Eklem Çıkığı Neden Olur? Risk Faktörleri

AC eklem çıkıklarının ezici çoğunluğu doğrudan travma sonucu oluşur:

  • Omuzun Üzerine Düşme: En sık görülen mekanizmadır. Kol vücuda yapışık pozisyondayken doğrudan omuzun tepe noktasına düşmek, köprücük kemiğini aşağı iterken kürek kemiği ve akromionu yukarı iter, bu da bağların gerilmesine veya yırtılmasına neden olur.
  • Doğrudan Darbe: Omuzun üst kısmına alınan sert darbeler.

Bu tür travmalar sıklıkla temas sporları (futbol, rugby, buz hokeyi), bisiklet kazaları, kayak düşmeleri gibi durumlarda meydana gelir.

AC Eklem Çıkıklarının Sınıflandırılması (Rockwood)

AC eklem çıkıklarının tedavisine karar vermede yaralanmanın şiddetini belirlemek çok önemlidir. Bu amaçla en sık Rockwood Sınıflaması kullanılır. Bu sınıflandırma, hangi bağların ne kadar hasar gördüğüne ve köprücük kemiğinin ne kadar yer değiştirdiğine dayanır:

  • Tip I: Sadece AC bağlarda hafif gerilme (sprain) vardır. CC bağlar sağlamdır. Kemikte gözle görülür bir ayrışma veya yukarı çıkma yoktur. Ağrı ve hassasiyet minimaldir.
  • Tip II: AC bağlar tamamen yırtılmış, CC bağlarda ise gerilme (sprain) vardır. Köprücük kemiği hafifçe yukarı doğru yer değiştirmiştir (kendi kalınlığının %25-50’si kadar). Omuzda hafif bir şişlik veya çıkıntı fark edilebilir.
  • Tip III: Hem AC hem de CC bağlar tamamen yırtılmıştır. Köprücük kemiği belirgin şekilde yukarı doğru yer değiştirmiştir (kendi kalınlığının %100’ünden fazla). Omuzun üstünde net bir deformite (çıkıntı) görülür. Tedavisi tartışmalıdır (konservatif vs cerrahi).
  • Tip IV: AC ve CC bağlar yırtıktır ve köprücük kemiği arkaya doğru yer değiştirerek trapez kasının içine girmiştir. Cerrahi tedavi gerektirir.
  • Tip V: Tip III’e benzer şekilde tüm bağlar yırtıktır ancak köprücük kemiğinin yukarı doğru yer değiştirmesi çok daha şiddetlidir (kendi kalınlığının %100-300’ü kadar). Cerrahi tedavi gerektirir.
  • Tip VI: Çok nadir görülen bir durumdur. Köprücük kemiği aşağıya doğru yer değiştirerek korakoid çıkıntısının altına sıkışmıştır. Cerrahi tedavi gerektirir.

Tedavi Yaklaşımı: Genel olarak Tip I ve II yaralanmalar ameliyatsız (konservatif) tedavi edilir. Tip IV, V ve VI yaralanmalar ise genellikle cerrahi tedavi gerektirir. Tip III yaralanmaların tedavisi ise hastanın yaşı, aktivite seviyesi, mesleği ve beklentilerine göre kişiselleştirilir; hem konservatif hem de cerrahi tedavi seçenekleri bulunmaktadır.

AC Eklem Çıkığının Belirtileri Nelerdir?

  • Ağrı: Omuzun en tepe noktasında, AC eklem üzerinde lokalizedir. Kol hareketleriyle artar.
  • Hassasiyet: AC eklem üzerine dokunmakla şiddetli hassasiyet.
  • Şekil Bozukluğu (Deformite): Özellikle Tip III ve üzeri yaralanmalarda omuzun üst kısmında belirgin bir şişlik veya basamak şeklinde çıkıntı (“piano key” – piyano tuşu belirtisi: çıkıntıya basınca aşağı inip bırakınca tekrar yukarı çıkması, ancak bu her zaman güvenilir değildir).
  • Hareket Kısıtlılığı: Ağrı nedeniyle kolu yukarı kaldırmada veya karşı tarafa doğru götürmede (çapraz adduksiyon) zorluk.
  • Şişlik ve Morarma: Yaralanma bölgesinde şişlik ve cilt altı kanamaya bağlı morarma görülebilir.
 
 

AC Eklem Çıkığı Tanısı Nasıl Konulur?

Tanı genellikle hastanın öyküsü, fizik muayene ve röntgen ile konulur:

  • Hasta Öyküsü: Yaralanmanın nasıl olduğu (omuz üzerine düşme vb.) detaylı olarak öğrenilir.
  • Fizik Muayene: AC eklem üzerinde hassasiyet ve deformite varlığına bakılır. Köprücük kemiğinin stabilitesi (yukarı-aşağı, ön-arka) dikkatlice değerlendirilir. Omuz hareket açıklığı kontrol edilir. Karşı omuzla mutlaka karşılaştırma yapılır.
  • Röntgen (X-ray): Tanı ve sınıflandırma için en önemli yöntemdir.
    • Genellikle her iki omuzun karşılaştırmalı ön-arka (AP) grafileri çekilir.
    • Zanca Grafisi: AC eklemi daha net görmek için kullanılan, tüpün 10-15 derece yukarı eğimle çekildiği özel bir AP grafidir.
    • Röntgenlerde köprücük kemiğinin akromiona ve korakoid çıkıntısına göre pozisyonu değerlendirilerek yaralanmanın tipi (Rockwood I-VI) belirlenir.
    • Stres Grafisi: Eskiden Tip II ve III ayrımında veya Tip III’ün stabilitesini değerlendirmede kullanılan, hastanın her iki elinde ağırlık tutarken çekilen grafilerdir. Ancak ağrılı olması ve tanıya her zaman ek katkı sağlamaması nedeniyle günümüzde daha az kullanılmaktadır.
  • Diğer Görüntüleme Yöntemleri (BT/MRG): Genellikle AC eklem çıkığı tanısı için gerekli değildir. Ancak kırık şüphesi, kronik durumlar veya eşlik eden başka yaralanmalar düşünülüyorsa istenebilir.
 
 

Tedavi Seçenekleri: Konservatif mi Cerrahi mi?

Tedavi kararı, yaralanmanın Rockwood tipine ve hastanın bireysel faktörlerine göre verilir:

Ameliyatsız (Konservatif) Tedavi:

  • Kimlere Uygulanır? Tip I ve Tip II yaralanmaların standart tedavisidir. Ayrıca Tip III yaralanmaların birçoğunda da (özellikle düşük aktivite seviyesine sahip, baş üstü aktiviteleri az olan hastalarda) başlangıçta tercih edilen yaklaşımdır.
  • Yöntemler:
    • Kol Askısı (Sling): Ağrıyı azaltmak ve eklemi rahatlatmak için genellikle 1-3 hafta süreyle kullanılır.
    • RICE: İlk birkaç gün dinlenme, buz uygulama, bandaj ve kolu yukarıda tutma.
    • Ağrı Kontrolü: NSAİİ’ler veya basit ağrı kesiciler.
    • Erken Hareket: Ağrı izin vermeye başladığında omuz hareketlerine (sarkaç egzersizleri, pasif/aktif yardımlı hareketler) erken başlanır.
    • Fizik Tedavi: Hareket açıklığını geri kazanmak, omuz ve kürek kemiği çevresi kasları güçlendirmek ve normal fonksiyona dönmek için önemlidir.
  • Sonuç: Genellikle iyi fonksiyonel sonuçlar elde edilir. Ancak özellikle Tip II ve III sonrası omuzda hafif bir çıkıntı (kozmetik deformite) kalıcı olabilir.

Cerrahi Tedavi:

  • Ne Zaman Gerekir?
    • Kesin Endikasyonlar: Rockwood Tip IV, V ve VI yaralanmalar (ciddi deplasman nedeniyle).
    • Tartışmalı Endikasyon (Tip III): Konservatif tedaviye rağmen devam eden ağrı veya fonksiyonel kısıtlılığı olan Tip III hastalar; genç, aktif, baş üstü sporcusu veya ağır işte çalışan Tip III hastalar; belirgin kozmetik deformiteden rahatsız olanlar (kozmetik tek başına ana neden olmamalıdır). Tip III kararında hasta ile cerrahın ortak kararı önemlidir.
    • Kronik AC Eklem İnstabilitesi/Ağrısı: Daha önceden geçirilmiş ve konservatif tedavi edilmiş ancak sonrasında ağrı veya instabilite şikayetleri devam eden hastalar.
  • Cerrahinin Amacı: Yukarı çıkmış olan köprücük kemiğini tekrar normal anatomik pozisyonuna indirmek (redüksiyon) ve bu pozisyonda kalmasını sağlayacak şekilde yırtılmış olan bağları (özellikle CC bağları) onarmak veya yeniden oluşturmak (rekonstrüksiyon).
  • Cerrahi Teknikler: Günümüzde birçok farklı teknik tanımlanmıştır. Modern yaklaşımlar genellikle Korakoklaviküler (CC) bağların anatomik olarak rekonstrüksiyonuna odaklanır:
    • CC Bağ Rekonstrüksiyonu (Greft veya Sentetik Materyal ile): En sık kullanılan yöntemdir. Kürek kemiğinin korakoid çıkıntısı ile köprücük kemiği arasına, hastanın kendi tendonlarından (otogreft – örn. hamstring) veya kadavradan alınan tendon (allogreft) ya da çok güçlü sentetik dikiş materyalleri/bantlar (veya bunların kombinasyonu) geçirilerek yırtık CC bağları taklit edilir ve köprücük kemiği aşağı çekilerek sabitlenir. Tespit için kemik tünelleri, özel düğmeler (butonlar) veya vidalar kullanılabilir. Bu işlem artroskopik yardımlı (kapalı yöntemle destekli) veya açık cerrahi ile yapılabilir.
    • AC Bağ Tamiri/Rekonstrüksiyonu: Bazen CC bağ rekonstrüksiyonuna ek olarak AC bağların da tamiri veya rekonstrüksiyonu yapılabilir.
    • Distal Klavikula Rezeksiyonu (Mumford Prosedürü): Bu işlem, kronik AC eklem ağrısı veya kireçlenmesi olan hastalarda yapılır, akut çıkık tedavisi değildir. Köprücük kemiğinin en dış ucunun (yaklaşık 0.5-1 cm) çıkarılmasıdır. Bazen kronik instabilite ile birlikte ağrı varsa ligament rekonstrüksiyonu ile kombine edilebilir.
    • Eski Teknikler: Kanca plak (Hook plate), Kirschner telleri gibi eski yöntemler yüksek komplikasyon oranları nedeniyle günümüzde daha az tercih edilmektedir.

Prof. Dr. Murat Bozkurt, AC eklem yaralanmalarını dikkatlice sınıflandırarak, konservatif tedavinin sınırlarını bilir ve cerrahi gerektiğinde modern CC bağ rekonstrüksiyon tekniklerini başarıyla uygular.

AC Eklem Cerrahisi: Riskler, Faydalar ve İyileşme Süreci

  • Faydalar (Cerrahi): Eklemin anatomik pozisyonunun ve stabilitesinin yeniden sağlanması, instabiliteye bağlı ağrının giderilmesi, omuz fonksiyonlarının (özellikle baş üstü kuvvet) iyileştirilmesi, potansiyel olarak daha iyi kozmetik görünüm.
  • Riskler:
    • Genel cerrahi riskleri: Enfeksiyon, kanama, sinir hasarı (özellikle cilt sinirleri), anestezi riskleri.
    • Spesifik riskler: Redüksiyon kaybı (köprücük kemiğinin tekrar yukarı çıkması), tespit materyallerinin (düğme, vida, greft) gevşemesi, yetmezliği veya cilt altında rahatsızlık vermesi, kemikte kırık oluşumu (ameliyat sırasında klavikula veya korakoidde), devam eden ağrı, omuz sertliği, tekrar ameliyat ihtiyacı (örn. materyal çıkarma).
  • İyileşme Süreci (Cerrahi Sonrası):
    • Kol Askısı (Sling) Kullanımı: Yapılan tamirin veya rekonstrüksiyonun korunması için genellikle ameliyat sonrası 4 ila 6 hafta kol askısı kullanmak gerekir. Bu sürede omuzun aktif olarak yukarı kaldırılmasına izin verilmez.
    • Rehabilitasyon: Fizik tedavi programı önemlidir. Kol askısı çıkarıldıktan sonra pasif ve aktif yardımlı hareketlerle başlanır. Kademeli olarak aktif hareketlere ve omuz çevresi kasları güçlendirme egzersizlerine geçilir.
    • Süreç: Kemik tünelleri açıldıysa veya greft kullanıldıysa iyileşme biraz daha uzun sürebilir. Normal günlük aktivitelere dönüş birkaç ay alabilir. Ağır kaldırma, itme-çekme ve temas sporlarına dönüş genellikle 4 ila 6 ay veya daha uzun sürebilir.
 
 

Ankara’da Akromiyoklaviküler Eklem Çıkığı Cerrahisi ve Prof. Dr. Murat Bozkurt’un Yaklaşımı

AC eklem çıkıkları, Ankara’da özellikle spor yaralanmaları ve düşmeler sonucu sıkça görülen ve doğru tedavi edilmediğinde kronik ağrı ve fonksiyon kaybına yol açabilen durumlardır. Prof. Dr. Murat Bozkurt, AC eklem yaralanmalarına yaklaşımında:

  • Doğru Tanı ve Sınıflandırma: Yaralanmanın tipini (Rockwood I-VI) röntgen ile doğru bir şekilde belirler.
  • Konservatif Tedavi Önceliği (Uygun Vakalar İçin): Tip I, II ve çoğu Tip III yaralanmada öncelikle ameliyatsız tedavi yöntemlerini (kol askısı, fizik tedavi) önerir ve sonuçlarını takip eder.
  • Bireyselleştirilmiş Cerrahi Kararı (Özellikle Tip III): Tip III yaralanmalarda hastanın yaşı, aktivite seviyesi, mesleği, beklentileri ve klinik bulgularını göz önünde bulundurarak cerrahi kararını hasta ile birlikte verir.
  • Modern Cerrahi Teknikler: Cerrahi gerektiğinde (Tip IV, V, VI veya seçilmiş Tip III), eklem stabilitesini en iyi şekilde sağlamak amacıyla anatomik Korakoklaviküler (CC) bağ rekonstrüksiyonu gibi güncel ve etkili cerrahi teknikleri (artroskopik yardımlı veya açık) uygular.
  • Rehabilitasyon Takibi: Başarılı bir fonksiyonel sonuç için ameliyat sonrası rehabilitasyon sürecinin önemini vurgular ve hastayı yönlendirir.


Akromiyoklaviküler (AC) eklem çıkıkları, doğru tanı ve sınıflandırma gerektiren yaygın omuz yaralanmalarıdır. Çoğu vaka ameliyatsız yöntemlerle başarılı bir şekilde tedavi edilebilirken, ciddi ayrışmalarda veya seçilmiş hastalarda uygulanan modern cerrahi teknikler eklem stabilitesini ve fonksiyonunu geri kazandırmada etkilidir. Ankara’da yaşadığınız AC eklem yaralanması için Prof. Dr. Murat Bozkurt’un uzmanlığına başvurarak en doğru tedaviye ulaşabilirsiniz.

Detaylı bilgi ve randevu için Prof. Dr. Murat Bozkurt ile 0312 502 70 74 numaralı telefondan iletişime geçebilirsiniz.

Merak Ettikleriniz

Köprücük kemiğinin (klavikula) omuzun tepe noktasındaki kürek kemiği çıkıntısından (akromion) ayrılmasıdır. Bağ yaralanması sonucu oluşur.

Normal omuz çıkığı, kol kemiği başının (humerus) omuz yuvasından (glenoid) çıkmasıdır. AC eklem çıkığı ise daha yukarıda, köprücük kemiği ile akromion arasındaki eklemde olur.

En sık Rockwood sınıflaması kullanılır (Tip I-VI). Sınıflama bağ hasarına ve köprücük kemiğinin ne kadar yukarı/arkaya çıktığına göre yapılır ve tedaviyi yönlendirir.

Hayır. Tip I ve Tip II neredeyse her zaman ameliyatsız tedavi edilir. Tip III’lerin çoğu da ameliyatsız tedavi edilebilir. Ameliyat genellikle Tip IV, V, VI ve seçilmiş Tip III vakaları için gereklidir.

Tartışmalıdır. Hastanın yaşına, aktivite seviyesine ve beklentilerine göre ameliyatsız veya cerrahi tedavi (CC bağ rekonstrüksiyonu) seçilebilir.

Genellikle amaç, yukarı çıkmış köprücük kemiğini yerine indirip orada tutmaktır. Bunun için en sık kullanılan yöntem, yırtılan ana bağların (CC bağlar) yerine greft (tendon) veya güçlü sentetik materyaller kullanarak yeni bağlar oluşturmaktır (ligament rekonstrüksiyonu).

Kol askısı 4-6 hafta kullanılır. Fizik tedavi aylarca sürer. Tam aktiviteye dönüş genellikle 4-6 ay veya daha uzun sürebilir.

Evet, yapılan bağ tamirini veya rekonstrüksiyonunu korumak için genellikle 4-6 hafta kol askısı kullanmak gerekir.

Cerrahi tedavinin amacı köprücük kemiğini normal pozisyonuna getirmektir, dolayısıyla başarılı bir ameliyatla çıkıntının büyük ölçüde veya tamamen düzelmesi beklenir. Ancak bazen hafif bir çıkıntı kalabilir veya nadiren redüksiyon kaybı olabilir.

Prof. Dr. Murat Bozkurt’a muayene olmak, AC eklem yaralanmanızın tipini ve derecesini öğrenmek, size en uygun tedavi seçeneği (konservatif veya cerrahi) hakkında detaylı bilgi almak için 0312 502 70 74 numaralı telefonu arayabilirsiniz

Tanı ve tedavi süreçleriyle ilgili bilgi almak için iletişime geçebilirsiniz.